17 Aralık 2010 Cuma

şirkette tek başına..

Parmaklarım kontrolünü kaybetti, klavyede hangi tuşa bastıklarını bile farketmeden çalışıyorlar. Otomatiğe bağlanmış olmalıyım.

Ps:tiyatro iptal :(
Ps2: biri güzel bi gün mü demişti?

yine, yeniden..

sıcacık ofis ,
sis den görünmeyen köprü , deniz , çamlıca manzarasına lapa lapa yağan kar ..
karmakarışık masa düzeni , bitmeyen işler ..
sıcak çikolata molası ..
akşam arkadaşlarla gidilecek tiyatro planı ..
vee yılların eskitemediği, vazgeçiremediği Yaşar şarkıları..

günün birinde ;)

evet evet, güzel bi gün :))

21 Nisan 2010 Çarşamba

Şu yağan karlar gönlümün ceza-i müeyyidesi

hayatımda belki de ilk defa zamanın hızlı akmasını istiyor,
güzel günleri sabırsızlıkla bekliyorum.

12 Nisan 2010 Pazartesi

Kim dinler kalbimin ince sızılarını..

Yıllar sonra yeniden sınav heyecanıyla yollardayım. Heyecan mı dedim, aslında yoktu, yola çıktıktan sonra geldi yerini buldu :)
Okul bahçesindeki veli yoğunluğunu görünce ne kadar yaşlıyım dedim kendi kendime, sonra veliler sağa öğrenciler sola anonsu yapılınca veli zannetiğim bi çok kişinin öğrenci adayı olduğunu farkedip, en azından benim saçlarımda beyazlar yok dedim, kendimi teselli ettim. Sonra onları tebrik ettim içimden.
**
Sınavın bitmesine 20 dk. vardı ben çıkarken. Labirent gibi dolana dolana çıkış kapısını bulduğumda kalabalık bir grup bana bakıyordu. Herkesin beklediği biri vardı, ellerinde dua kitapları.. İşte o an savaştan çıkmış gibi hissettim. Gözlerim doldu.
**
ne için di bu savaş..

6 Nisan 2010 Salı

Aşıklık ne müşkil haldir.

"kerem ile aslı" bitti

ben de bittim.

3 Nisan 2010 Cumartesi

Söz büyüdür! Olur mu, olur ;)














Bugün tefsir dersi için biraz erken yola çıkmıştım. Malum, İstanbul trafiği.. Sanırım biraz abartmışım, bir buçuk saat sürer dediğim yol yarım saatte bitmişti. Derslerimizin merkezi bir yerde olmasının avantajını kullanarak en yakındaki kitapçıya girdim. Gözüme ilk çarpan, Sadık Yalsızuçanlar ın yazdığı "kerem ile aslı" ve sonrasında da Hekimoğlu İsmail in yazdığı "bir deliyle evlendim" oldu. Raflarda ki %50 indirim yazısını farkettiğimde raflara daha dikkatli bakarak almayı düşündüğüm bi çok kitabı buldum. Sonra indirim yazısına biraz daha dikkatli baktığımda fiyatı düşük olan ikinci kitaba %50 indirim yapıldığını farkettim ki, aldığım kitaplar birer birer yerlerine geri döndüler :)) ilk iki kitap hariç tabi.
Okumak bu kadar zevkli iken, yazmanın keyfini düşünemiyorum. Bi gün bana da nasib olur mu?

3 Şubat 2010 Çarşamba

iş hayatı nasıl eğlenceli olur ?

işte buraya da yazıyorum
çocuklar gibi karda yuvarlanıp, çılgınlar gibi eğlendik :P

ah bi bilsen..

vurdumduymaz, gamsız, tasasız biri değilsen etiketin hazır.
*asabisinn..
#sinirlisinn..
~sigortaların her daim atmaya hazır..
Onlar gamsız ya, hiç suçları yok;
bütün suç, senin mükemmeliyetçi karakterinde.
Bir an önce tedavi olmalısın bebeğim.

1 Şubat 2010 Pazartesi

gözlerim gözlerinde..

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.
...

**
"Saat koşuyor" demişti, demişti de saat üzerinde odaklanmıştım.
Koşuyordu gerçekten.
25 bir zamanlar çok uzaktı, yeniden uzaklaşmaya başlayalı epey oldu.
Bir çocuğun gözlerinde dinlenmenin vakti gelir mi?