16 Ağustos 2009 Pazar

Hayat şahid olmaktır!

Kuzenimin vesilesi ile iki haftadır katıldığım tefsir derslerinde başlangıcı bugün yaptık. İlginç bi cümle olduğunun farkındayım :)
Şöyle ki; öncelikle 5 kişi ile başladıkları derse daha fazla katılım olabileceği fikri ile duyuru yapılmış. Ve gitgide artan grup ile hocamızın ders yaptığı 3. ay içerisindeyiz. Geçtiğimiz iki hafta hocamız başka bir yerde görevli olduğundan (benim katıldığım iki hafta oluyor ) misafir hocalar ile ders yapmıştık, bi nevi geçmiş haftaların tekrarı olmuştu. Grup, ortam çok hoş. Bugün hocamızı tanıdığımda bu derslere katılma arzum arttı diyebilirim.
Vaize olmak hem çok güzel hem de herkesin yapabileceği bir şey olmadığını düşünüyorum. Vakti zamanında hitabet dersimizde bu konuda yetenekli olmadığımı anlamıştım. Bugün eve gelip anneme bugün beni etkileyen konulardan bahsetmek istediysem de hocamız kadar etkili bi anlatımım olmadı (hitabet derimiz geldi hatırıma :) ) ama annecim beni anladı sağolsun :)
Çok fazla not alma imkanım olmadı, bundan sonrasında not tutmaya özen göstererek burada da paylaşmak istiyorum.
**
Kuzenimin vesile olduğu bu derslere katılışımın ikinci haftasında bende yakın arkadaşımı alarak gittim. Böyle böyle çoğaldığını düşündüğüm grubumuz da değişik meslek grupları ile bir araya gelmek de ayrı bir güzellik diye düşünüyorum.
Derse yeni başlamıştık ki içeri giren bir arkadaşımızı gören hocamız onunla ilgili bir bilgi paylaşımında bulundu. Doğrusu bugün düşüncelerimi meşgul eden önemli bir bilgi. Arkadaşımız mezarlıklar müdürlüğünde psikolog olarak görev yapmaktaymış. Hocamız bu durumu açıklarken esprili bir dille bu göreve ilk verdiği tepkiden bahsettiğinde hepimiz çok güldük, ama sonrasında içimiz ürperdi. Gasilhane çalışanlarının psikologa ihtiyaç duyduklarını düşünmüşmüydünüz? Neler ile karşılaştıklarını..işte bununla ilgili bir yazı, okumak isterseniz..

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Eyvah aldandık!

"Şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti.

Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgar gibi uçar gider."

Bediüzzaman Said Nursî

~
Zaman su misali akıp gitmekte. Emek verdim, izni hakettim dedim kendimce. Tebdili mekan olmayınca işimi özlemem için verilmiş bir ceza niteliği kazandı son günlerinde.Kendime mi ayırmalıyım, aileme mi arkadaşlarıma mı bilemedim vakti. Onlar ile paylaşırken de benim olmuyor muydu ? Dinlenebildim mi, kısmenn..

**



2 ağustos itibariyle her pazar devam edecek olan tefsir derslerine başladık Allah'ın izniyle. Çok mutlu oldum.




Salı günü kardeşe verilen söz neticesinde heybeliada istikametinde yol aldık. Sıcaklardan nasibimizi aldık tabi. İzleri üzerimizden bir kaç gün silinmesede güzeldi.


Gidebildiğim en uzak mekandı heybeliada. Sadece izin diyorum tatil diyemiyorum bu bir haftama. Kendime izin verdim ve iş düşünmedim mesela. Erken kalkmaktan vazgeçemedim, erken uyumaktanda.. İşimi çok özlemişim, bugün bir kez daha anladım. Arkadaşlarıma sarılmak içinse kalan son yarım saat ;)